5 Ağustos 2009 Çarşamba

Kanlı İstasyon

Ölümün rengini bilir misin?

Kum taneciklerinin Çapraz uçuşunda Savunmasız kalmışken

Islak gözlerden kayan Nur damlalarının Parıltılı ışığında Yandın mı hiç?

Bozuk bir kaldırımın Derinleşmiş oyuklarında

Ya da Dairesel çukurlarla parçalanmış Kızıl topraklı asfalt üzerinde Çığlıklarla çiğnenen Masumane ölümün Kokusunu hissettin mi hiç?

Saniyelerde kırıp dökülen Şekilsiz harabelerin içinde

Ölüme Parmak uçlarınla dokunup Avuçlarına yalatıp Doyasıya doyasıya Kollarınla sardın mı hiç?

Ölümün ölümle korkusunu Kesilmek üzereyken Çığlıklara karışmış Son nefesin cılız sesini Duyarcasına Derinden duydun mu hiç?

Ölümle arkadaş olup Ölümle yaşamayı Ölümü ölüm gibi sevmeyi Biraz da Ölümü aldatmayı Olur ya Düşündün mü hiç?

O an Islak Soğumaya yüz tutmuş Tenine dokunarak Feri tükenmiş Bedeninden can katarak Ölümle sarıldın mı hiç?

Ölenle ölüm arasında Ölüme çaresiz Kanlı bir istasyonda Sonsuz yolculuğa Bilet kestirdin mi hiç?

Kahpe bir kurşunun Kahpe bir füzenin Kahpe bir bombanın Uğultulu sesinde Ölümüne Ölümle beraber Ölüme kanat çırptın mı hiç?

Herhangi bir yaşta Sen Tela fer’de Sen Kerkük’te Bulundun mu hiç?

Sen Kerküklü oldun mu hiç?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder